(18 YAŞ ALTI AİLE İLE KATILIM ZORUNLUDUR.)
(BATUM GEÇİŞLERİNDE RESİMLİ YENİ KİMLİK KARTI ZORUNLUDUR.)
Siz değerli misafirlerimiz ile
21:30 Bursa Batıkent Oksijen Travel Acente önü (Acentemizin önünde ücretsiz Büyükşehir Belediyesi Park Alanı mevcuttur.)
22:00 Bursa Kent Meydanında buluşarak 7 gece 8 gün sürecek Karadeniz turumuz için yola çıkıyoruz.
Çorum güzergahından sabah erken saatlerde Amasya’ya varıp şehzadeler şehrinde Emin Efendi Konağında dillere destan yalnızca kuş sütünün eksik olduğu kahvaltımız ile programa başlıyoruz. Yeşilırmak kıyısına kurulmuş olan bu güzel kentimizde yirmi bini aşkın eserin sergilendiği Amasya Arkeoloji Müzesi ve Mumya Müzesini geziyoruz. Müzede Hititler’den Romalılar’a, Selçuklu’dan Osmanlı'ya kadar birçok medeniyete ait eser sergilenmektedir. Şehzadeler Parkı, Saat Kulesi, Hazeranlar Konağı gezileri sonrasında Yeşil Irmak Vadisi kıyısında yer alan görüntüsüyle ve hikâyesiyle büyüleyen Kral Kaya Mezarları’nın panoramik seyri sonrasında sevdaları tarihe mal olmuş Ferhat ile Şirin efsanesine konu olan su kanallarını görüyoruz. Ferhat ile Şirin’in hikâyesini rehberimizden dinleyip Yalı boyu evlerinin fotoğraflanmasından sonra Amasya’dan ayrılıp Samsun’a doğru yola koyuluyoruz, Samsun’a vardığımızda ilk olarak çıtırlığını ekşi maya ve odun ateşinden alan Kıymalı, Peynirli gibi çeşitli içeriklerde olan Samsun Bafra Pidesi yiyoruz. Sonrasında Samsun şehir merkezinde dolaşıp verilen serbest vakitlerin ardından Avustralyalı Heykeltıraş HeinrichKrippel tarafından yapılan Onur Anıtını görüyor ve grubumuzla birlikte fotoğraflarımızı çektirdikten sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün milli mücadeleyi başlatmak için 19 Mayıs 1919’da 18 arkadaşıyla birlikte Samsun’a geldikleri vapur olan Bandırma Vapuru’nu ziyaret edip otelimize geçiyoruz. Otelimiz Fatsa'da tek 5 yıldızlı otel olup sabah - akşam yemekleri açık büfe ve Oksijen Travel ayrıcalığı ile gideceğimiz saate göre yemek hazırlığı yapılmaktadır.
Sabah otelde alacağımız kahvaltının ardından Trabzon’a doğru yola çıkıyoruz. İlk programımız Ayasofya olacaktır. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethini takiben yapı, camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. Ayasofya, yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Rehberimizin anlatımlarından sonra sıradaki noktamız aynı bölgede atölyeleri bulunan Trabzon’un meşhur takı sanatlarından telkâri, burma gibi zanaatların yapıldığı atölyeler olacaktır. Telkâri ürünler “muntaç” adı verilen iskelet ile iskelet içine yerleşmiş motiflerin yer aldığı iki ana bölümden oluşur. Telkâride klasikleşmiş motiflerin başında vav, kake, dudey, tırtır, güverte, gül, üzüm, yıldız, lale, yaprak, badem ve kıvırma gelir. Sevdiklerinize hediyelik olarak ta alabileceğiniz bu zaif ürünleri gördükten sonra sıradaki rotamızda bizi bir 20.yy şaheseri olan Atatürk Köşkü karşılıyor. Ulu Önder bu köşkte 1934 ve 1937 yıllarında iki kez kalmış, vasiyetinin bir kısmını da bu köşkte yazmıştır. Köşk’ün mimarisi ve bahçesi sizleri büyüleyecek. Ardından içerisinde iki çeşit farklı kıymadan oluşan Akçaabat'da yetiştirilen dana ve öküzler ile elde edilen Akçaabat köftesini daha önceden kullandığımız restourantımızda yiyoruz. Sonrasında Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulduğu rivayet edilen, sarp dağlardaki konumu sizleri büyüleyecek olan Sümela Manastırı’na doğru yola çıkıyoruz. Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazma’dır. Bu yapılar topluluğu oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilen manastır ziyaretimiz ardından Hamsiköy’e doğru yola çıkıyoruz. En büyük özelliği sadece pirinç ile pişirilmesi, içine nişasta, pirinç unu gibi kıvam vericilerin konulmaması olan Hamsiköy Sütlacını yerinde yiyoruz. Kısa süreli fırınlanıp bol fındıkla servis edilmektedir. Buradaki tatlı molamızın ardından Maçka eteklerinde bulunan doğa ile iç içe yayla evi konseptindeki otelimize yerleşiyor ve bölgeye özgü balık çeşitleri, muhteşem mezeleri ile akşam yemeğini otelimizde alıyoruz.
Kuşların cıvıltısı ile güne uyanarak, sizi hazır bekleyen kahvaltımıza geçiyoruz.Kahvaltı ardından ilk noktamız bıçağıyla meşhur Sürmene olacak. Meşhur bıçağın atölyesinde ustasından hikayesini dinliyoruz. Sürmene bıçağının özelliği balık yağı ile birlikte su verilmesindendir. Keskinliğinin nedeni her zaman muhafaza etmesinden dolayı Balık yağı bıçağın keskin olmasını sağlar. Sonrasında bölgenin olmazsa olmaz ürünü, adeta Karadeniz ekonomisine can veren ürün, çayın hikayesini fabrikasında ustasından dinleyeceğiz. Dilerseniz 1.kalite çayı fabrikasından alabilirsiniz. Sıradaki durağımız Karadeniz denilince akla gelen ilk görüntülerden biri olan vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuş göl, “Uzungöl” olacak. Burada eşsiz manzara eşliğinde siz kahvenizi yudumlarken arkadaşınız da sizi sosyal medyada beğeni yağmurlarına tutulacak pozlarınızı çekebilir. Sonrasında otelimize geçiyoruz. Konaklamamız Rize'de.
Otelde alacağımız kahvaltının ardından otelden hareket ederek,Borçka ve Karagöl’e gidiyoruz. Borçka Karagöl Milli Parkı, korunma altına alınmış harika bir doğa alanı. Muhteşem trekking parkurları, ışıl ışıl gölü, gölün üzerindeki rengarenk sandallar ve eşi bulunmaz o sükûnet buranın manzarasının baş kahramanları. Borçka Karagöl Milli Pakı, 368 hektarlık bir alan. Göl ve çevresi ise 5 hektar alana sahip. Karagöl ulaşım konusunda zor bir konumda değil. Daha parka varmadan, size eşlik eden gürül gürül sular, Karagöl’e varmadan karşılaşacağınız şelaleler eşsiz kareleri kafanıza kazıyacağınızdan emin olun. Fakat yine de bu kareleri fotoğraflamayı unutmayın. Daha Karagöl’e varmadan karşılaştığınız şelale ve yemyeşil ağaçların uyumu ile oluşacak hayranlık altyapısı, Karagöl’e vardığınız an ikiye katlanabilir. Gürcistan’ın popüler şehirlerinden olan Batum’a geçiyoruz.(Batum’a geçiş için yeni kimlik ya da süresi dolmamış asaport,18 yaşından küçük çocuklar ve annesi babası resmi olarak ayrı çocuklar için vekaletname zorunluluğu vardır. Batum’a geçmeyen misafirlerimiz için sorumluluk bireylere aittir) ve Batum dönüşünde rehberimiz yolcumuzu sınırdan alacaktır. Nihayet Sarp sınır kapısından sonra Batum’dayız. Karadeniz kıyılarındaki nadir düzlük alanlardan olan Batum modern binaları ve sıra dışı mimarisi ile sizleri etkileyecektir. Dileyen misafirlerimiz ile Batum sahilinde bulunan yöresel tatları tadacağınız restourantımıza gidiyor (etler helal kesimdir) sonrasında Batum merkezinde Hz. İsa’nın On iki Havarisinden biri olan St. Mathias`in Mezarının da bulunduğu Roma döneminden kalan ve en son Osmanlılar döneminde kullanılan Gonio ( Apsaros ) Kalesi'ni görüyoruz. Batum şehir merkezine doğru devam ederken Bayburt'tan doğup Batum sınırlarına kadar kendine keskin çizgiler oluşturan Çoruh Nehri'ni ve üzerindeki eski Gonio Köprüsü'nü göreceğiz. Sonrasında; Tarihi Meryem Ana Katedral Kilisesi'ni, Tarihi Orta Camii, Rus Ortodoks Kilisesi, Ermeni Ortodoks Kilisesi, Poseidon Anıtı, Tiyatro Binasını, Medea Heykeli'ni, Batum Limanı'nı ve yeni oluşturulan yüzüyle Avrupa meydanını göreceğiz.İsteyen misafirlerimizle beraber Gürcü gecesine eğlenmeye gidiyoruz. (Yemekli Ekstra) eğlence sonrası Batum'daki otelimize geçiyoruz.
Sağlı sollu çay bahçelerini izleyerek devam edeceğimiz Çayeli güzergahımız dan sonraki noktamız yeşilin başka bir diyarı Çamlıhemşin olacaktır. Dileyen misafirlerimiz ile Karadeniz’in en yüksek yaylalarından (2500 metre) olan Pokut ve Sal yaylasına gitmek üzere transfer araçlarımıza geçiyoruz.Yol güzergahında bizleri karşılayacak olan, yüzyıllara meydan okumuş Şenyuva köprüsü ve Karadeniz filmlerinin platosu haline gelen Şenyuva köyüne uğruyoruz. Şenyuva köylülerine göre, köprünün kitabesi 1946 yılında yaşanan selde kaybolmuştur. Çamlıhemşin’e 7 kilometre mesafede yer alan köprünün girişindeki tabelada, yapım tarihi 1696 olarak belirtiliyor. Nihayet Pokut ve Sal yaylalarındayız. Son zamanlarda bulut denizine karşı salıncak fotoğrafları ile ünlenen bu yaylalarda tam olarak Karadeniz’i yaşayacaksınız.(Hava ve yol koşullarına göre komşu yaylalardan olan Gito & Badara ya da Huser, Avusor yaylarına da gidilebilir).Hala yaşamın devam ettiği bu eşsiz yayla evlerinde yaşamı yerel halktan da dinleyebiliriz.Sıradaki noktamız Zilkale. Doğu Karadeniz'in zenginliklerinden biri olan Zilkale efsanesi, nerede olursa olsun kesinlikle görmek için yollar aşabileceğiniz kadar güzel. Fakat bu kale, en çok Rize'nin doğasına yakışıyor. Trabzon İmparatorluğunun gözetleme kulesi olarak yapılan yapı, Osmanlı'nın fethinden sonra kale, askeri amaçla kullanılmış. Yapım tarihi tam olarak bilinmese de 14.yy. yapısı olan kale, sarp dev bir kaya üzerine kurulmuş. Fırtına Deresi'nin çevrelediği bu kale, dereden 100 metre yükseklikte bulunuyor. Büyüleyici doğa içerisindeki mükemmel yapıdan sonra sırada sizleri coşkusuyla hayrete düşürecek bir doğa harikası; Palovit Şelalesi var. Son derece bakir bir alanda bulunan bu doğa harikası, güçlü yatağına karşın büyük bir gölet oluşturamıyor. Palovit Deresi’nin önlenemez suları, şelale yaptıktan sonra cadı kazanları yaratarak akıyor.Sonrasında Fırtına Deresi'nde Rafting, Zipline alanına gidiyoruz. Dileyen misafirlerimiz etkinliklerimize katılabilir dileyen misafirlerimiz Fırtına Deresi manzaralı restourantımızda sıcak sıcak mısır ekmeği eşliğinde öğle yemeğini alabilirler.Etkinliklerimiz sonlandıktan sonra konaklama için Rizede bulunan otelimize geçiyoruz.
Çamlıhemşin'de güne merhaba diyor ve kahvaltı ardından dönüş güzergahı üzerinde bulunan Giresun’a uğruyoruz. Milli mücadelenin kahramanlarından Topal Osman’ın mezarının da bulunduğu Giresun Kalesi, diğer tarafımızda ise Karadeniz’in tek adası olan Giresun Adası bizleri karşılıyor. Panoramik olarak Giresunu da gördükten sonra Ordu istikametine hareket ediyoruz.Ordu’ya vardığımızda teleferik ile Boztepe’ye çıkıyor, eşsiz Karadeniz manzarasını her yükselişte daha geniş görmeye başlıyoruz. Sonrasında akşam yemeği ve konaklamamız Samsun’daki otelimizde gerçekleşecektir.
Gezimizin son gününde otelimizden ayrılıp Samsun istikametine doğru yola koyuluyoruz. Bafra – Gerze üzerinden ülkemizin en kuzey ile olan Karadeniz küçük ama şirin sahil kenti SİNOP’ a vardığımızda bizleri ilk olarak UNESCO'nun Dünya Miraslar Listesine giren Sinop Kalesi karşılıyor ( Panoramik ) rehberimizden aldığımız bilgiler dâhilinde yolumuza devam ediyor ve tarihi Sinop Cezaevi ‘ni geziyoruz. 3 tarafı denizlerle çevrili ve yıllarca cezaevi olarak kullanılan; şuan da müze olan Sinop Cezaevi dizilere, şarkılara ve şiirlere konu olmuştur. Tarihi cezaevi gezimizin sonrasında yat limanında vereceğimiz serbest zaman diliminde şehir merkezinde dolaşıyor Sinop’un meşhur mantısını yeme şansı buluyor ve maket gemi yapımlarını izleyerek alışveriş yapma imkanı buluyoruz. Sinop şehir merkezinden ayrılıp ardından e buzul aşınması sonucu oluşmuş ve Dünya'nın kendiliğinden oluşan tek koy özelliğini taşıyan Hamsilos Koyuna gidiyoruz. Şehir merkezine 11 km uzaklıkta bulunan koyun iç kısımlarına doğru gidildikçe ormanlaştığını göreceksiniz. Fil kafasına benzeyen şekliyle şaşırtıcı bir iz bırakan Hamsilos koyu, aynı zamanda geçmişte savaş gemilerinin gizlenmesi ve günümüzde de balıkçıların fırtınalı havalarda sığınmak için korundukları yerdir. Sinop gezimizin ardından Doğu Karadeniz gezimizi sonlandırıyor ve Bursa'ya dönüş yoluna koyuluyoruz. Yolda vereceğimiz molalar ardından gecenin ilerleyen saatlerinde Bursa'ya varıyor, bir başka Oksijen Travel etkinliğinde buluşmak üzere vedalaşıyoruz.
(18 YAŞ ALTI AİLE İLE KATILIM ZORUNLUDUR.)
(BATUM GEÇİŞLERİNDE RESİMLİ YENİ KİMLİK KARTI ZORUNLUDUR.)
(7 Gece 8 Gün) Yayla Konaklamalı... ve diğer hizmetlerimiz hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki bilgilerimizden bize ulaşabilirsiniz.
İlk yorumu siz yapın